Ahsen ile Kadıköy’de Direnç ve İtiraz Üzerine

Ahsen’in Hayatı: Duvarları Yumruklayan Bir Yürek

Ahsen, 1988’de Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nın arka sokaklarında, üç çocuklu bir ailenin ortanca çocuğu olarak doğdu. Doğumunda “erkek” ilan edildi, ama daha 5 yaşındayken ablasının okul eteğini gizlice giyip aynada dönüşler yapıyordu. Babası, onu futbol takımına yazdırdığında, “Ben top değil, taç istiyorum!” diye ağlayarak sahadan kaçtı. Annesi ise ona hep, “Kız gibi davranma, ayıp!” diye fısıldadı.

Ergenlik: İsyan ve İlk Kan

Lisede, saçlarını uzatıp okul formasının eteğini kısaltınca, müdür “Bu okulda ibne yetiştirmem!” diyerek onu ailesine şikayet etti. 16 yaşında, babası jiletle saçlarını kazıdı. O gece, evden kaçıp Kadıköy Rıhtım’da sabahladı. Bir trans kadın olan Leyla onu buldu ve “Benimle gel, sana gerçek hayatı öğreteceğim” dedi. Leyla’nın evinde, ilk kez “Ahsen” adını duydu: Arapçada “çok hırçın” anlamına geliyordu.

20’li Yaşlar: Sokakların Acımasız Okulu

18-25 yaş arası, Kadıköy’ün gece kulüplerinde dans ederek para kazandı. Sahne ışıkları altında özgürdü, ama sokakta polis kimlik kontrolünde “Sen erkek misin kadın mı?” sorusuna yumrukla cevap verdiği için gözaltına alındı. Bir gece, bir müşteri ona “Sana para veririm, benimle gel” dediğinde, elindeki şampanya şişesini kafasına geçirdi. O olaydan sonra “Hırçın Ahsen” lakabı yapıştı.

Dönüm Noktası: Bir Bıçak Yarası ve Yeni Bir Hayat

2012’de, Moda’da bir grup erkek tarafından bıçaklandı. Hastanede uyandığında, doktor “Nefes alabiliyorsan şanslısın” dedi. O an, “Artık sadece kendim için değil, hepimiz için savaşacağım” diye karar verdi. Kadıköy LGBTQ+ Dayanışma Derneği’ni kurdu. Dernekte, genç travestilere hukuki destek ve dövüş sanatları dersleri vermeye başladı. “Yumruğunuz sert, yüreğiniz yumuşak olsun” diyordu.

Bugün: Bir Sokak Savaşçısı ve Abla

Bugün 35 yaşında. Kadıköy Çarşı’nın arkasında, “Direniş Evi” adını verdiği bir sığınak işletiyor. Burada, aileleri tarafından reddedilmiş 15 trans genç kalıyor. Sabahları onlara omlet yapıyor, akşamları ise “Polis tacizine nasıl direnilir?” atölyeleri düzenliyor. Bir yandan da belediyenin Onur Yürüyüşü yasağını delmek için sokaklarda tek başına pankart açıyor.

Hırçınlığın Ardındaki İncelik

Ahsen’i tanıyanlar, onun yaralı bir hayvan gibi olduğunu söyler: Dışarıya diş gösterir, ama yavrularını korumak için yumuşar. Geçen sene, sokakta bulduğu hasta bir kedi yavrusunu iki ay boyunca veterinerde tedavi ettirdi. “O da benim gibi dışlanmıştı” diyor.

En Büyük Korkusu ve Sırrı

Korkusu: Gençlerden birinin ölüm haberini almak. Sırrı ise: Yastığının altında, 18 yaşında ölen ilk aşkı Deniz’in fotoğrafını saklaması. Kimse bilmez, her gece o fotoğrafa “Affet beni, seni koruyamadım” diye fısıldar.

Kadıköy’ü Anlatıyor

Bu semt, benim için bir aşk ve nefret hikayesi. Moda Sahili’nde gün batımını izlerken ‘cennet bu’ diyorum, ertesi gün bir esnaf bana ‘Burada işin ne’ diye sorunca ‘cehennem’ oluyor. Ama Kadıköy’ün ruhu direniyor; tıpkı benim gibi.

Son Sözü: “Asla Eğilme!”

Ahsen, bir röportajda şunu söylemişti:
Bana ‘Neden bu kadar hırçınsın?’ diyorlar. Çünkü dünya bana ‘Eğil!’ diye bağırıyor. Ben ise ‘Eğilmeyeceğim!’ diye haykırıyorum. Her yumruğum, susturulmak istenen binlerce ses için. Bu dövüş, ölene kadar sürecek.

Soru 1: Merhaba Ahsen! Bize kendini anlatır mısın? Kadıköy senin için ne ifade ediyor?
Ahsen: Merhaba! Ben Ahsen, 35 yaşındayım. Kadıköy’de doğdum, büyüdüm, dövüşerek ayakta kaldım. Burası benim hem savaş alanım hem de tapınağım. Moda Sahili’nde yürürken dalgaların sesi bana “direniyoruz” diye fısıldar. Ama aynı sahilde, bana “puşt” diye bağıran adamlara da alışığım. Kadıköy, çelişkilerin semti…

Soru 2: “Hırçın” olarak tanınıyorsun. Bu tavrın nereden geliyor?
Ahsen: (Kahkahayla) Hırçınlığım, hayatın bana attığı taşlara attığım küfürlerdir. 20’li yaşlarımda, bir polis “Defolun bu sokaktan!” diye bağırdığında, “Sen defol, ben burada doğdum!” diye yanıt vermiştim. O gün, sustuğum her şeyi haykırmaya and içtim. Hırçınlık, benim zırhım.

Soru 3: Kadıköy’de travesti olmak nasıl bir deneyim?
Ahsen: Kadıköy’ün “hoşgörülü” imajı biraz yalan. Barlar Sokağı’nda alkışlanıyorum, ertesi gün markette “Hangisi kadın?” diye dalga geçiliyorum. Ama bu semtin gençleri iyi; geçen gün bir liseli kız, “Abla, sizin gibi güçlü olmak istiyorum” dedi. Bu bile dayanma gücü veriyor.

Soru 4: Toplumun travestilere yönelik önyargılarına karşı nasıl mücadele ediyorsun?
Ahsen: Önce dilimle savaşıyorum. Mesela, “travesti” kelimesini bir hakaret gibi kullananlara, “Ben travestiyim, sen necisin?” diye sorarım. Sonra işimi yapıyorum: 10 yıldır, Kadıköy’deki genç LGBT’lilere ücretsiz dans ve tiyatro dersleri veriyorum. “Sanat, önyargıyı kırmak için en sivri bıçak,” derim hep.

Soru 5: Türkiye’deki LGBTQ+ haklarına dair ne düşünüyorsun?
Ahsen: (Sert bir tonla) Hak mı? Biz hâlâ “var olma hakkı” için savaşıyoruz! Nefret suçlarına karşı yasa yok, kimlik değiştirmek için mahkemelerde sürünüyoruz. Ama biliyor musun? Her trans kadın, sabah evden çıkıp akşam geri dönebildiğinde zafer kazanıyor. Benim zaferim bu.

Soru 6: Peki, seni en çok yaralayan anı nedir?
Ahsen: (Duraksayarak) 2016’da, sevgilimle Moda’da el ele yürüyorduk. Bir grup, “Ailenize utanın!” diye saldırdı. Benim burun kemiğim kırıldı, sevgilimin saçları yolundu. Polis geldiğinde, “Siz başlattınız değil mi?” dedi. O gün, devletin de bize düşman olduğunu anladım.

Soru 7: Genç LGBTQ+ bireylere ne tavsiye verirsin?
Ahsen: (Yumuşaklaşarak) “Asla özrünüz olmasın.” Toplum size “yanlış” dediğinde, “Hayır, yanlış olan sizin bakışınız” deyin. Bir de dayanışmayı unutmayın; Kadıköy’deki Gökkuşağı Mutfağı’nda her pazar yemek yaparız. Aç ve yalnız olanı çağırırım, gelin birlikte direnelim.

Soru 8: Kadıköy’ün geleceğini nasıl görüyorsun?
Ahsen: Bu semtin ruhu direniyor. Dükkânlarına gökkuşağı bayrağı asan esnaf, bana “Ahsen Abla, çay iç!” diyen çaycı… Ama belediye Onur Yürüyüşü’nü yasaklıyor. Kadıköy, bir savaş: Biz kazanacağız.

Soru 9: Peki, senin en büyük hayalin nedir?
Ahsen: (Gülümseyerek) Bir kafe açmak. Adı “Hırçın Kahve” olsun. İçinde drag şovlar, şiir geceleri yapılır. Gencecik trans çocuklar gelsin, “Ahsen Abla, biz de varız!” desin. Belki bir gün…

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir